Dün muazzam bir hikaye dinledim!
Evde bir kaç küçük elektrik işi vardı; bir usta çağırdım.
40’lı yaşlarda, ekonomik zorluk yaşadığı her halinden belli ama tertemiz!
Eve girdiğinde gözü salondaki kütüphaneye kilitlendi:
“Ne güzel kütüphane yapmışsınız abla, benim evdeki kitaplarımızı taşımıyor, bel veriyor.”
Kitap okuyor?!?! Şaşkın ama hayranlıkla baktığımı anladı, devam etti:
“Sen bu eskimiş üste başa bakma abla. Biz okumayı çok severiz.
Ben ilkokulu zor bitirdim ama karımı okuttum. Evlendiğimizde ilkokul mezunuydu.
Çocuklar biraz ele gelince, hanıma dedim sen okuyacaksın, ben para getireceğim. Çocuklara örnek olmak lazım!
32 yaşında ortaokula başladı, sonra dışarıdan lise bitirdi.
Yetmez dedim, dershaneye gönderdim, mimarlık kazandı.
Geçen sene mezun oldu abla! Şimdi yüksek lisans yapıyor, hocaları okulda kal demişler. Profesör olacak benim hanım!”
Karısı 44 yaşında şimdi. 3 çocuk annesi. Yardımcı doçent olacak bir kaç yıla..
Gözlerim doldu, utanmasam boynuna sarılacaktım. Tüm kitaplarımı vermek istedim. İstediğini al usta dedim. Çekinerek bir şiir kitabı koydu yırtık ceket cebine.
Hep diyorum ya yaş sadece iki haneli bir sayı! Hayat her gün yeniden başlıyor.
Bize yüreklilik, çok çalışmak ve tutku yeter!
İyi ki geldin ustam hayatıma!
İyi ki umut var!