Zamanda yolculuk yapalım mı bugün? Hadi o halde 5 yıl sonraya gidelim ve konuşalım gelecekteki biz ile…

Hoş geldin geçmişteki ben. Seni izlemekle geçiyor günlerim. Endişelerini, korkularını, üzüntülerini görüyorum ve her gördüğümde ‘’yapma nolursun, incitme kendini’’ diyorum. Fakat tabii duymuyorsun sen beni. Eh madem bugün buradasın, sana söylemek istediğim şeyler, vermek istediğim tavsiyeler var.

Her şeyi kontrol etmeye çalışıyorsun

Hayatındaki her şeyi kontrol edemezsin ki… Böyle yaparak ancak zaman kaybediyorsun. O sürekli tetikte olman gerektiğini söyleyen iç sesini dinleme. Bir şey için elinden geleni yaptın mı? Tamam, gerisini dert etme. Bırak ne olacaksa olsun. Önündeki topraklı yolda patinaj yaparak toz kaldırmak bir hayli zor. Bırak, toz çöksün. Hem belki de karşında harika bir orman var?

Neden başkalarını bu kadar umursuyorsun?

Sanki insanların elinde bir çekiç var ve hepsi bir yandan yontmaya çalışıyor seni değil mi? Biri ‘’daha çok para kazanman gerek’’ çekiciyle vuruyor, diğeri ‘’terfi etmen gerek’’ çekicini sallayarak yanaşıyor yanına, öbürü kişiliğini yargılayan çekiçle kesiyor önünü. Hiç kimse çıkıp ‘’kendin ol, canın ne istiyorsa, hangi konuda yetenekliysen onu ol’’ demiyor.

Başkaları seni beğensin, onaylasın diye bu kadar çabalaman, buradan bakınca çok can yakıcı… Çünkü “İnsan ne ise, onu olmak zorundadır.” Yeryüzündeki herkes kendi çiçeğini açıp kendi meyvesini vermeli.

Seni sen yapan değerlerine, hayallerine, tutkularına sahip çık. İnsanlar onaylamasa bile bırakma onları, daha da sıkı sarıl. Seni onaylamayan birileri olduğu sürece doğru yoldasın, bunu unutma.

Zor da olsa yaşamdaki en güzel şeylerdendir kim olduğunu bulmak ve bulduğun şeyi geliştirerek mutlu olmak.

Ofiste olup bitene aşırı dertleniyorsun

“Terfi edemedim”, “Korkunç bir yöneticim var”, “Hakkım yeniyor’’… Kendini bu düşüncelerle yiyip bitirdiğini görüyorum.

Tavsiye :   Gerçek insanı işe alacaksınız, CV'yi değil!

Şuna emin ol ki, hak ettiğini eninde sonunda bulacaksın. 5 yıl sonra ne o yönetici kalacak, ne de sen aynı yerinde olacaksın. O gün geldiğinde geçmişe bakıp, ne kadar saçma şeyler için üzmüşüm kendimi diyeceksin. Her şeyin yoluna gireceğine inanarak geçir günlerini. Çünkü gerçekten öyle olacak…

Zorlanınca vazgeçtiğini görüyorum

Denemeyi bırakmamalısın, neden biliyor musun? Çünkü yıllar sonra en çok denemediklerin için pişman olacaksın.

‘’Bazı yenilgiler, başarının taksididir’’ diyor Jacop Riss.

Vazgeçip bir köşeye çekilmek kolay, bunu herkes yapar. Fakat istediklerine ulaşanlar, istisnasız sonuna kadar denemekten vazgeçmeyenler olmuştur her zaman.

Biliyorum, hayatında denemekten vazgeçmeni söyleyen, değerini düşürmek isteyen insanlar var ve hep olacaklar. Onlara kulak asıp asla küçümseme kendini. Düşündüğünden çok daha güçlü, çok daha yeteneklisin. İnan bana.

Yani diyorum ki: Başarısızlık yok, sadece sonuçlar var. Yolda olmak öğretecek sana. Öğrenmenin en güzel deneyim olduğunu göreceksin. Yola devam!

Sürekli erteliyorsun

Hep daha çok zamanım var sanıyorsun, ki bu büyük bir yanılgı… Düşünsene, istediğin her neyse; 1 ay önce başlasaydın, bugün hayatın nasıl olurdu? Daha eğlenceli? Anlamlı? Mutlu?

Sonra yaparım diyerek kaçırma güzel yaşamını. Kaçırdığın hiçbir anın telafisi olmayacak, biliyorsun.

Bazen mola vermen gerekiyor

İnan bana, arada bir yavaşlayıp mola vermezsen, ileride en büyük pişmanlıklarından biri hayatın tadını çıkaramamış olmak olacak. Hayatın tadından kastım uzun tatiller, dünya turları, pahalı alışverişler değil. Sahip olduklarınla kurduğun mutluluktan bahsediyorum. Sevdiklerinle vakit geçirmekten, sabah uyanıp eline kahveni aldığında ne kadar güzel bir hayatın olduğunu düşünmekten…

Kendini ilk sıraya koy

Görüyorum ki hala başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyuyorsun ve sonunda hayal kırıklığına uğruyor, üzülen sen oluyorsun. Önce kendi ihtiyaçlarını temel al, önce kendini mutlu etmeye bak.

O uğruna üzüldüğün, ne yapsan memnun edemediğin insanların çoğu birkaç yıl sonra hayatında olmayacak zaten.

Sevmediğin bir işte çalışma

Belki sen seçmedin işini, belki içine girince anladın pek de senlik olmadığını. Fakat haftada 40 saat, kimi zaman daha fazla zaman harcadığın ve keyif almadığın bir işi sürdürmek, sabahları mutsuz uyanıp hafta sonunu iple çekmek… Buradan bakınca çok saçma geliyor. Neden diyorum, neden onca güzel yeteneği, yaparken keyif alacağı işler varken hala sevmediği işte, sevmediği insanlarla harcıyor günlerini.

Tavsiye :   Kırgınlıklar

Ne kariyer vaatleri, ne de ortalamanın üzerinde aldığın maaş senin sağlığın ve mutluluğundan daha önemli değil. Bunu yıllar geçtikçe daha iyi anlayacaksın. Ve anladığında ‘’keşke’’ dememek için şimdiden hatırla hayallerini, yeteneklerinin farkına var ve onların üstüne git.

Geriye dönüp baktığında ‘’iyi ki’’ diyebileceğin bir hayat yaşa

Hayat tercihlerle dolu. Öyle bir yaşa ki onu, geriye dönüp baktığında kurduğun cümleler keşkelerle dolu olmasın, iyi ki yapmışım diyeceğin işler yap. O kadar hızlı akıyor ki hayat, birbirinden güzel anlar yanından akıp gidiyor.

İsteklerini, düşüncelerini, hayallerini içinde tutma. Sonra yaparım deme. Her gün yeni ve küçük adımlar at onlar için. O küçük adımların ileride seni nasıl bir noktaya getireceğine inanamazsın…

Konfor alanında güvende hissediyorsun biliyorum. Fakat köreldiğinin ve pas tuttuğunun farkında değilsin şu an. Ancak o alanı terk ettiğinde göreceksin hayatın fırsatlarla dolu olduğunu ve yaşamaya değer olduğunu.

Sanırım dönme vaktin geldi. Umarım söylediklerim sana biraz olsun yol gösterir, potansiyelinin ve gücünün farkına varırsın. Unutma, sen çok değerlisin. Hak ettiğin hayatı yaşa. 5 yıl sonra seni yüzünde hayata karşı memnuniyetin getirdiği kocaman bir gülümsemeyle karşılamak istiyorum.

Kendine iyi bak 🙂

 

 

 

 

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.